Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tuhaf

    İnsan, ne tuhaf bir birleşim. Uzaktaki tabiat manzarasını kapatıyor diye dibimizdeki ağacı keseriz. Bir kişi için, kendi iyiliğimiz için birden fazla kişiye kötülük nakşetmekten geri durmayız. Sevdiklerimiz uğruna ateşten gömlek giyeriz ama, ruhumuzu bir adım ileri götürecek gücü israf sayarız. Tüm bu gerçeklerden sonra büyümeyen ağacı, gösterilmeyen iyiliği ve yolunda gitmeyen yazgımızı suçlamayı da hak biliriz. Ne ektik, ne biçeceğiz? Ne kadar ilerledik ki? Aynı yerde durmak adetimiz olmuşken, ilerlememek hangi kalbin huzurunu çalabilir?    Küçük ve geçici hazlarımızın gölgelediği büyük ve olması gereken hazlar sürekli yarını bekliyor. Oysaki yarın esasında yok, şimdiki zamanın içerisinde yarın hiç var olmadı. İçinde bulunduğumuz an ve bu anlarda verdiğimiz kararlar bizlere daha yakın, daha hakiki. Bizler yaşamdan geçip giderken iz bırakma gayesini bilinçli noktaya getirmek gerek. Eski ve bir başkasına ait resmi duvarından indirdikten sonra, kendisine ait eseri duvarında boş ka

Kumru

  Bir çift kumru Yılları devirdiler yan yana Bir dut ağacının gevrek dalında Bir çift kumrudan öğrendim İnsanı teğet geçen sadakati Durum bu   Benim babamda kalmak var Kaldığı yere, dut ağacı gibi kök salmak Ama o kumru taşımaz Annem mi Annemin bağrında gitmek var Demlenir durur orada Anneme bir kudret verin de görün Biraz unla, iki yumurta… Dut ağacına bile kanat yapar   Artık tükettim Benden ancak şiir götürür bu keder Bir parça hevesim vardı kefenime katmaya Onu da sahte kumruları severek hiç ettim Umudum vardı, Ne dediğini bilmez yarına Kahrolsun, insanım işte Onu da düne feda ettim Aldırmadım, neyime dünya Dik durmaya ayıracağım zamanı Gözlerine bakmaya harcadım, tükettim Benden anca şiir götürür bu keder Sen, onu bile yarınlarıma yem ettin   Gökte bir telaş vardı Odamda sessizlik, sanki tanrı Kızıyorum kendime, Dizlerimi dövüyorum ama nasıl Adam olmayacakları, Yürüdükleri yoldan belli Gökte bir telaş vardı

Mandy

  Bilirsin Mandy, en iyi sen bilirsin Sana olan ezberim, En sevdiği oyuncağıdır yaramazın Bilirsin ne anıları tükettim, Ne gerçekleri süpürdüm aklımdan Sırf olman için tek hatıram. Olur ya bir gün Zaman yakama, Mecburiyet aklıma yapışırsa Ezberini çaldırırsam o gün En sevdiğim oyuncağımla öldür beni Renksiz bir aklın hatırlamasına, Yoktur artık lüzum   Ne çiçeği Mandy, Ne çiçeği sevgilim Sana ormanları bahşettiler Yüklere kantar oldu göğsüm Sana ormanları verdiler Sana, ormanları verdiler Gözündeki tabiatı önüne seremediğim gün Sana ormanları hak bildiler Bunaydı üzüntüm   Yokluk adınla başlar Mandy Açlık yetişir olmadığın topraklarda Cehennem ateşiymiş, Alevin atasıymış Yakarmış, yıkarmış Öyle diyorlar Baksana sen içime Yirmi yıl evvel kül olan bile yanmış Baksana sen içime Yoksun diye kaç cennet kendini asmış Cehennem ateşiymiş, Yakarmış, yıkarmış Ne cehennemi sevgili Mandy Bir kez olsun bak içime Kaç cehenne

Merak Açlığı

     Kitapların ulaşmadığı yerlere bunların temini yapılmalı deniyor. Kitaplardan önce o yerlere merakın ulaştırılması gerekiyor. Merak etmeden, arayış içinde olmadan raflarda duran kitaplar kendi anlamına kavuşamaz. Toplumun küçük bir kısmı da olsa, iyi bir şeyler inşa etmek istiyoruz, fakat bu isteğe ulaşan yol seçimini bazen yanlış yapıyoruz. Okunmayacak kitaplardan önce, okumayı merak eden zihinler yaratılmalı.    Çoğumuz gelecekte nerede olurum merakını güdüyor. Kendimi daha ne kadar geliştirebilirim denen merakın tozları bile yok zihinlerimizde. Bilinmezleri, kontrol edemediklerimizi kafamızda ölçüp biçiyoruz. Neticede elimizde somut hiçbir şey kalmıyor. Geleceği tahmin etmekten öteye gidememek bir kenara, mevcut şimdiki zamanı mantıklı kullanmak varken heba etmiş bulunuyoruz. Bugün, yarının acabalarını düşünerek birkaç kuruntu kazanırsınız. Fakat bunun yerine birkaç sayfa bir şeyler okursanız, üst seviyedeki halinize ulaşmak için bir adım atmış sayılırsınız. Kitabın sayfaların