Ana içeriğe atla

Mandy

 

Bilirsin Mandy, en iyi sen bilirsin

Sana olan ezberim,

En sevdiği oyuncağıdır yaramazın

Bilirsin ne anıları tükettim,

Ne gerçekleri süpürdüm aklımdan

Sırf olman için tek hatıram.

Olur ya bir gün

Zaman yakama,

Mecburiyet aklıma yapışırsa

Ezberini çaldırırsam o gün

En sevdiğim oyuncağımla öldür beni

Renksiz bir aklın hatırlamasına,

Yoktur artık lüzum

 

Ne çiçeği Mandy,

Ne çiçeği sevgilim

Sana ormanları bahşettiler

Yüklere kantar oldu göğsüm

Sana ormanları verdiler

Sana, ormanları verdiler

Gözündeki tabiatı önüne seremediğim gün

Sana ormanları hak bildiler

Bunaydı üzüntüm

 

Yokluk adınla başlar Mandy

Açlık yetişir olmadığın topraklarda

Cehennem ateşiymiş,

Alevin atasıymış

Yakarmış, yıkarmış

Öyle diyorlar

Baksana sen içime

Yirmi yıl evvel kül olan bile yanmış

Baksana sen içime

Yoksun diye kaç cennet kendini asmış

Cehennem ateşiymiş,

Yakarmış, yıkarmış

Ne cehennemi sevgili Mandy

Bir kez olsun bak içime

Kaç cehennem içimden ders almış

Bir kez olsun bak, incinme

 

Yıllar olmuş Mandy

Yazıyorum hâlâ

İnsanlardan, sancılardan

Sancıyla bahsedip durmuşum ama

Yararı yok

Ne insana, ne sancıya.

Yıllar ölmüş

Ben, yazıyorum hâlâ

Ölü yılların içinde

Yol arayıp kalemime

İlerliyorum güya

Konu bendeki sen olunca

Anlamak terk ediyor seni ama

Bilmelisin,

Yıllar olmuş Mandy

Bu kaleme kılavuz yok senden âlâ

Çürümüş yılların içinde

Taze kalamam sensizken, anla

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sabır Üstüne

     Çevrendeki herkes ve her şey adeta yıkım için yaratılmışken sabır inşa etmek ne de zor. Sabrı günden güne ulaşılmaz hale sokan sebep de bu sanırım. Belki de aslında her birimiz hayatı hazmedebilecek tahammüle sahibiz, fakat şartlar tahammülümüzü gözlerimizin önünde kül ediyordur. Fakat bu senaryoda da bir tezat çıkıyor karşımıza. Zaten tam da şartlar değil miydi sabrımızı kullanmamız gereken yerler?    Bugünlerde herkes unutkan. Evden çıkarken tebessümünü yanına almayı unutan birçok insan görüyorum, maalesef buna ben de dahilim. Umarım hepiniz evde bir yerlerde unutuyorsunuzdur tebessümü. Zira ağrılar dolu geçmişte veya kuruntuların yiyip bitirdiği gelecek kaygısında unutulan tebessümlerin, dudaklarınıza dönen yolu bulması çok zor. Bir de gülüşünü çaldıranlar var tabi, yuvayı terk etmek gibi… Hele tebessümü hiç tanımayanlar, yuva onları terk etmiş sanki.    Mutluluk; aranıp da bulunan değil, yaratılan bir histir. Ne kadar yaratıcı olduğunuz ise, bakış açınıza paralel bir durum

Soyut

      Öfkenin kirlettiği bir hal taşıyorum kendimde. Bu hal ne aklanıyor, ne de anlamlı bir amaca hizmet ediyor. Beni tüketmekten öte hiçbir eylem göstermiyor. Karşılaştığım her durumu öfkeyle harmanlamaktan kaçamıyorum. Kaçma çabamı ,ki eğer böyle bir şey varsa, tam olarak neye gösterdiğimi de biliyor sayılmam. Sadece savrulduğumu hissedebildiğim zamanlarda yaşadığımı farkedebiliyorum. Ne mutluluk ne heyecan, hiçbiri düzelme uğruna uygulamaya kalkıştığım hamlelere ortakçı olmuyor.     İyi hale erişmeyi denemekten başka seçeneğim olmadığını görüyorum. Fakat görmek tek başına bana hiçbir kazanç sağlamıyor. Bunların bilincinde olmak bazen uyanışıma vesile oluyor ama bu uyanışlardan sonra uykuya beş dakika gibi aciz bir süre kalıyor. Uyanık olduğum sürenin uykuda olduğum süreden daha fazla olduğu zaman dilimini uzaktan bile görecek olsam, koşar boynuna sarılırdım. Bu denli açım normalleşmeye.     Ara sıra da olsa kendimi sorguladığım oluyor. Ömrümün çoğunluğunda aptalca kar